19 Ağustos 2021 Perşembe

Ölüler Kıraathanesi - FATİH GEZER

 

    İlk defa bir kitap hakkında doğru cümleleri kuramayacağım endişesiyle başlıyorum yazmaya. Öncelikle kitabın yazarı Fatih Gezer'den bahsetmek gerekir ki bence büyük bir övgüyü hakkediyor. Kendisini daha öncesinde tanımadığımı da üzülerek belirtmek isterim, müzik ve televizyonla ilgilenmiş ama bence iyi ki kitap yazmış 😊

Kitabın kurgusu, dilinin akıcılığı bence olağanüstüydü. 2021 yılında okumaktan bu denli keyif aldığım başka bir kitap olmadı. Yolda yürürken okudum, toplu ulaşımda okudum, kitabı okumak için çok defa evden erken çıkıp bir çay bahçesine gidip okudum, iş yerinde fırsat yaratıp 2-3 cümle okudum.Kısaca okumak için vakit yarattım.

Kitabı nasıl anlatmalı bilemiyorum. 2021 yılı Vedat Türkali İlk Roman ödülü aldığının da altını çizmekte yarar var.

     Birbirine benzer ama birbirinden bir o kadar da farklı 8 ayrı karakteri anlatıyor kitap ,içlerinden biri de bir Kangal kırması  köpek Lessie ya da asıl ismiyle Hektor. O kadar çok sevdim ki bu köpeği sanırım en çok onun hikayesine güldüm. Evet güldüm içinde 8 ayrı hüzün barındıran ama aynı zamanda güldüren bir kitaptı Ölüler Kıraathanesi. Her bir karakteri , ölümle sonuçlanan o günü ve kendi hikayelerini anlatıyordu ki Muhsin’e kadar esrarı çözememiştim bende. En sevmediğim karakter de Muhsin’di bu arada.

Kitabı gerçekten çok ama çok sevdim belki ilerde bir gün sıcak, samimi bir ortama ihtiyaç duyarsam tekrar Ölüler Kıraathanesi’ne yolum düşer kim bilir.

 

Ellerine sağlık Fatih Gezer, bir sonraki kitabını merakla bekleyeceğim…

(Kitabı okumaya geçtiğimiz hafta başlamıştım o gün de Beşiktaş’taki Yahya Efendi Türbesine ziyarete gitmiştim fotoğraf da oranın hatırası)


14 Ağustos 2021 Cumartesi

Gülünün Solduğu Akşam - ERDAL ÖZ

     Okuduğum ilk Erdal Öz kitabı, içim,kalbim sızladı her bir satırda. Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in cezaevindeki son günlerini anlatıyor. Daha doğrusu Erdal Öz’ün Ankara Bir Numaralı Mamak Cezaevinde Deniz Gezmiş ile bir arada kaldığı dönemde Deniz Gezmiş’in “Bizi sen yazmalısın.” demesiyle başlayan bir serüven. Belgeler, notlar, görgü tanıkları ve ailelerin anlattıklarıyla oluşmuş bir kitap. Kitabın genelini Rodrigo’nun Gitar Konçertosu’nu dinleyerek okudum. Deniz Gezmiş asılırken bu konçertoyu dinlemek isterim demiş. Hissettiklerinin düşündüklerinin milyonda birini hissedemem biliyorum ama o kadar etkiledi ki beni anlatamam sanırım size. İnsan olmanın, vicdanlı olmanın ne demek olduğunu sorgulattı bana. Sorgulamalar, işkenceler, imzalatılamaya çalışılan ifadeler, ahhhhhh dedim ahhhh.




Size bu üç fidanın asılmadan önceki son sözlerini bırakıyorum. 

DENİZ GEZMİŞ 06.05.1972 01:25

“Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm’in Leninizm’in yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının devrimci bağımsızlık mücadelesi. Yaşasın işçiler, köylüler. Kahrolsun Emperyalizm."

YUSUF ASLAN 06.05.1972 02:25

"Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu uğrunda şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar, şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler, kahrolsun Faşizm.

HÜSEYİN İNAN 06.05.1972  03:00

"Ben hiçbir kişisel çıkar gözetmeden ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için savaştım. Bu an'a kadar bu bayrağı şerefle taşıdım. Bundan böyle bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler. Yaşasın devrimciler. Kahrolsun Faşizm.

Ve tabi ki ERDAL ÖZ,

6 Mayıs 2006 da infazların gerçekleştiği tarihten tam 34 sene sonra kansere yenildi. Bıraktığı eserler ve kurucusu olduğu Can Yayınları hatırasını yaşatmaya devam etmekte. İyi ki Erdal Öz’le Gülünün Solduğu Akşam ile tanışmışım.

Gidenlere sonsuz saygı ile…






31 Temmuz 2021 Cumartesi

Balıkçı ve Oğlu - ZÜLFÜ LİVANELİ


Balıkçı ve Oğlu tatilde okuduğum 4. ve son kitap.Ben bir Livaneli hayranıyım kitaplarına,müziğine,sanatına hayranlığım sonsuz.Lakin evet orada bir lakin var.Kitaplarından, söyleşilerinden eski tadı maalesef almıyorum.Balıkçı ve Oğlu beni Huzursuzluk kitabını okuduğumda hissettiğim  duygularla doldurdu.Sanki zorlama birşeyler var orada,havada kalıyor anlatılmak istenen,güncel olaylar bir hikaye örgüsüyle nasıl anlatılıyorsa o şekilde kitaplaştırılıyor.Ama Zülfü Livaneli bu değil bence bu kadar basit değil yazdıkları,olmamalı.Haddim olmayarak bu akdar büyük bir sanatçıyı eleştirdiğim için özür dilerim ama bir okuyuucu olarak birşeylerin eksik olduğunu belirtmeden edemeyeceğim.

Kitaba gelince güzel miydi EVET,okunur mu EVET hemde bir çırpıda.Konu olarak bir Ege kasabasında balıkçılık yapan Mustafa'nın dennizde bulduğu cesetler ve ölmek üzere olan bebeğin kurtuluşunu eşi Mesude ile ona bağlanışlarını ve bu durumla beraber yaşananları anlatıyor.Sanırım bir kadın olarak Mesude'nin yaşadıkları o kadar acıttıki canımı anlatamam size,rabbim evlatla sınamasın kimseyi.

Toparlamam gerekirse Balıkkçı ve Oğlu okunası olan fakat vasat bir kitap.
Livaneli yazsın biz okuruz.( ama eskisi gibi yazsın lütfen. 🙈🙉🙊 )


Emanet Çocuk - CLAİRE KEEGEN


Bayram tatili nedeniyle İstanbul'dan uzaklaşıp huzur bulduğum bir nehirin kıyısında başladım bu kitaba.2021 yılında yayınlanan 80 sayfalık minik bir eser.Doğrusu abartılar doğrultusunda beklentimi yüksek tuttuğum için biraz kendime kızdım çünkü kitap beklentimi karşılamadı.Fakir bir ailenin küçük kızları annesinin hamileliği nedeniyle kendi çocuklarını bir kazada kaybeden akrabalarına gönderilir.Orada aile olmak,anne - baba olmak evlat olmak ne demek onu görür daha sonra evine döndüğü anda yaşadıkları anlatılır.

Çocuk hikayeleri o kadar can yakıcı ki , uzak kalmak istiyor insan.
Keşke hiçbir çocuk üzülmese...

Kirpinin Zarafeti - MURİEL BARBERY

    "Paris’in merkezinde, gösterişli bir apartmanda, müzik, resim ve felsefe meraklısı, Rus edebiyatı ve Japon sineması tutkunu elli dört yaşında bir kapıcı kadın. Son derece zeki ve üstün yetenekli ama içe dönük ve yaş gününde intihar etmeyi planlayan on iki yaşında bir kız çocuğu. Utangaç bu iki özel insanı birleştir en bağ binaya yeni taşınan kibar Japon beyefendisi olacaktır. Sessiz insanların zengin iç dünyalarında gelişen, göze çarpmayan güzellikleri yücelten, sınıflar ve nesiller ötesi bir dostluğu konu edinen Kirpinin Zarafeti, pek çok ülkede yayımlanmış, milyonlarca okura ulaşmış, zarif ve etkileyici bir roman."

    Tanıtım bülteninde yazan cümlelerde tam da anlatıldığı gibi kitabın içeriği.Ama bu bülten kitabı anlatmaya yetmez.Okumaya başladığınız anda sizi tuhaf bir şekilde kendine bağlayan bir kurgusu var.Evet kitapta 3 baş karakter var ama ben bayan Reene'ye hayranlık besledim.Var olan entelektüel kimliğini bilinçli bir şekilde gizliyor ve hayatını bu şekilde,bir kapıcı olarak geçiriyor.Kitabı okurken ne olacak ne zaman olacak diye diye sayfaları çevirdim.Doğrusu kendini insanlardan gizleme nedeni bana sönük gelsede bayan Michel olağan üstü bir karakterdi bence.
Okunacak güzel bir eser.
Haddim olmayarak tavsiyemdir.

Fotoğrafın da bir hikayesi var tabii ki,Kahvaltı için 1,5sene sonra çıktığımız bir pazar sabahında ayaklarımız Anadolu Kavağı'na Yuşa Tepesine götürür ve dönüş yolunda 20 defa denedikten sonra harika bir istanbul gününden mavi dolu yeşil dolu bir fotoğraf çıktı karşıma :)

İstanbul sen ne güzel şehirsin 💙 


 

5 Temmuz 2021 Pazartesi

Toprakta Büyür Mü İnsan ? - KEREM BAKICI

 
Toprakta Büyür mü İnsan Kerem Bakıcı’nın ilk kitabı, yapıkredi yayınlarından çıkmış toplam 78 sayfa incecik tadımlık bir kitap. Kitap üç ayrı bölümden oluşuyor her biri ayrı öyküler,ikinci bölümde bağlantılı öyküler var.En çok Oy Havar’dan ve Alıç Ağacının Bedduası’ndan etkilendim. Doğruyu söylemek gerekirse ben kitaptan çok Kerem Bakıcı’nın anlatım şeklini sevdim onda kürt yazarların kendine has anlatımı var.

Kendisinden bir dengbej hikayesi okumayı, güneydoğunun sokaklarından,evlerinden geçen romanlar okumayı isterim.


 

3 Temmuz 2021 Cumartesi

Volvo Kamyonlar - ERLEND LOE

 

     Kadının Fendi ve Doppler’den sonra okuduğum 3. Erlend Loe kitabı. Doppler’in devamı niteliğindeki Volvo Kamyonlar çıktığını görünce büyük bir heyecanla almıştım. Tam bir Doppler hayranıyım. Ama gelin görün ki kitap tam bir hayal kırıklığı oldu benim için, okurken o kadar sıkıldım ki bitsin diye çırpındım, ısrarla sonuna kadar okudum çünkü Doppler’in tadını bir yerde alacağımı düşünüyordum. Ama haksızlık etmek de istemem Kitaba ilk başladığım sayfalarda Maj Britt karakterine karşı o kadar çok merak besledim ki harika bir kitap olacak bu dedim ama maalesef olmadı.

Kitapta sürekli “ben bu kitabın yazarı olarak” diye başlayan cümleler , * yazdıklarına bir sonraki sayfada yaptığı açıklamalar “ayyyyy ayy  yeter” diye bağırttı beni. Kitabın sonunda, Doppler’in hikâyesinin devam edeceğini belirtmiş yazar ama büyük ihtimalle okumayacağım. Birbirinin devamı niteliğindeki bazı kitaplar kesinlikle okunmamalı, en tatlı yerinde bırakılmalı. Keşke Doppler’i olduğu yerde ormanda bıraksaydım :/   

22 Haziran 2021 Salı

Sonuç Alıcı Müzakere

2 hafta paylaşım yapmadım diye okumadım sanmadınız değil mi,az da olsa okudum ondan ard arda paylaşmam. Son olarak Sonuç Alıcı Müzakere müzakere ile ilgili daha önce de bir kitap okumuştum bu ikincisi oldu.Anlaşma noktalarında ne yapmanız gerektiği detaylı bir şekilde anlatılıyor.Sadece iş yaşamında değil aynı zamanda sosyal hayatınızda da uygulayabileceğiniz yönlendirmeler mevcut kitapta.
Yapabilirseniz ne ala :)


 

Giden Bir Kedinin Ardından - FERİT EDGÜ


    Tavsiye üzerine okuduğum ilk Ferit Edgü kitabı Giden Bir Kedinin Ardından. Doğruyu söylemek gerekirse beni çok yere aldı da götürdü. Özellikle de kitaba ismini veren öyküde iş yerindeki kapımızın önüne doğum yapmak üzere sığınan kedinin varlığının denk gelmesi beni baya ağlatmış olabilir. Doğum yapmak için neden bizi seçmişti diye. Neyse işte tevafuk bu ya okumak da kediye yuva yapmak da nasip oldu.

Okuyun, okutun efendim.

“Bir deprem yaşamıştım. Duvarlarım yıkılmış, tavanım çökmüştü. Kapımın önündeki ihtiyar, Olur bunlar, diyordu, yaşamla tanışmak budur, daha nicelerini göreceksin. Hadi, şimdi çardağın altına geç, eline bir kitap al, oku. Bak göreceksin korkuların geçecek.”

Taşrada Bir Ay - JOSEPH LLOYD CARR

 

Taşrada Bir Ay, İngiltere’ nin Kuzey Yorkshire bölgesinin Oxgodby kasabasında geçen kısacık bir roman. Yazar Joseph Lloyd Carr ki ilk defa kendisini okuyorum çevirisi de Umay Öze tarafından yapılmış bir kitap.

Doğrusu beklentimin çok altında kaldı kurgusu ama yeni bir tat okumaktan zarar gelmez.Spoiler vermemek adına detay paylaşmıyorum.

Tanıtım bülteninden,

Tom Birkin, I. Dünya Savaşı’nın en kanlı çarpışmalarına sahne olan Passchendaele’den muharip gazi olarak ülkesine dönmüş, hayatı kaldığı yerden tekrar yakalamaya çalışmaktadır. Bir kilise duvarındaki, Orta Çağ’dan kalma freskin gün yüzüne çıkarılması işi için Kuzey Yorkshire’daki Oxgodby kasabasına gelir. İlk başta, bir Londralı olarak taşraya âdeta bir Marslı kadar yabancıdır; fakat taşranın sabit yaşamı ve çalışma ritmi, beraberinde imkânsız bir aşkın da kapısını aralayarak Birkin’i kısa sürede içine alır, ona savaşın yaralarını sarmasında yardımcı olur ve kendisini evinde hissettirir.

Taşrada Bir Ay, yazarın deyimiyle “sonsuza dek yitirilmiş bir dönemi” ve o dönemden yadigâr kalan sevinçleri, üzüntüleri, korkuları, kızgınlıkları, hayal kırıklıklarını, umutları, hayalleri ve tabii ki emekleri unutturmamak için yollanmış, zamanın zalim eline direnen bir kartpostal gibidir âdeta.

 J. L. Carr, taşranın dinginliğini ve pastoral yaşantısını, imkânsız aşkın olanca hüznü ve lirizmiyle bezediği atmosferde, bir ülkenin kayıp güzelliğinin izini sürerken, unutturmamaya çalıştığı bütün o duyguların aslında hepimiz için ne kadar benzer, hatta ortak olduğunu da bizlere fısıldar.


(Fotoğraf Galata Kulesi'nin hemen altındaki çay bahçesinden,yazın erken saatte gidip mesai başlayana kadar çay içmeye ,etrafı izlemeye bayılıyorum.)

2 Haziran 2021 Çarşamba

Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine - JOHN STUART MILL

Bu sene okuduğum bence en etkileyici kitaptı.Başlı başına tamamen farkındalık yaratan insanı düşünmeye ve de karşıt görüştekileri dinlemeye yönlendiren olağanüstü bir eser.Tamamı 64 sayfadan oluşuyor ama öğretileri oldukça fazla.Yakın zamanda tekrar okuyacağım.İşte kitaptan bazı satırlar;

“İçinde bulunduğumuz çağ "inançtan yoksun ama kuşkuculuktan ödü kopan" bir çağ olarak tanımlanmıştır ve insanlar görüşlerinin doğruluğundan değil, onlar olmaksızın ne yapacaklarını bilemediklerinden emindir.

 “Bir insanın bir konunun tamamını bilmeye yaklaşmasının tek yolunun, her türlü farklı görüşe sahip insanları dinlemek, her türden zihnin bu konuya bakış biçimlerinin tümünü incelemektir.

 “Bir kişi hariç bütün insanlık aynı görüşte olsa,tek bir kişi karşı görüşte olsa,insanlığın o kişiyi susturma hakkı,o kişinin gücü yetse insanlığı susturma hakkından fazla değildir.

 

"Her cağ, daha sonraki cağlarda yanlızca yanlış değil ayını zamanda saçma olarak değerlendirilen pek çok görüşe sahip olmuştur; şimdi yaygın olan pek çok görüş de gelecekteki çağlar tarafından reddedilecektir, tıpkı bir zamanlar yaygın olanların bugün reddedildiği gibi."

 

27 Mayıs 2021 Perşembe

FRIENDS !


Ben CNBC-e de piyasaların kapanmasını dört gözle bekleyen bir neslin parçası olarak büyüdüm.

24
Er
Gossip Girl
Gilmore girls
Ghost whısperer
My Name Is Earl
How I Met Your Mother
The Walking Dead
Heroes
The Bing Bang Theory 💙
Desperate Housewives
Frasier 

ve daha bir çoklarını zevkle izledim,tekrarlarını gece yarıları yine izledim.O kadar çok seviyordum ki yalnız kalmayı,ya dizi izliyor ya kitap okuyor ya radyo dinleyip birşeyler karalıyordum.İşte o günlerden bu günlere dizi bağımlısı olarak kaldım.Bağımlı dediysem öyle her diziyi de izlemem,fena criminal dizi hastasıyımdır o daha yine çocukken izlediğimiz trtnin cumartesi saat 23 dizileri yüzündendir.Maaile oturur katil kim diye ekrana kilitlenirdik.Hey gidi günler.Gelelim yazımızın başlığına,


FRIENDS FRIENDS FRIENDS...
    
Bir dizi ne kadar ertelenebilirs ben de friends izlemeyi o kadar erteledim,bir defasında başladım 2-32 bölüm sonrasında bıraktım ama bu defa olmadı bırakamadım,durmaksızın izledim heryerde izledim,uyumadım izledim ve çoook kıza bir sürede 10 sezon diziyi bitdim. Friens 1994-2004 yılları arasında çekimi tamamlanan bir dizi.Tarihi nasıl oldu nasıl bitti noktasını anlatmayacağım ben bana hissettirdiklerini konuşmak istiyorum sizinle.Diziyi izlerken acaba hangi karakkteri daha çok seviyor ya da durun hangisini diğerinden daha az seviyorum diye düşünüyordum ama her biri o kadar olağanüstüydü ki böyle bir tercih yapmak bana acımasızlık gibi geliyor.Sadece aralarındaki çıkarsız dostluk,dürüstlük,sevgi ve tabii bizim kültürümüze çok ters olan samimi dostlukların aşka dönüşmesi ya da cinsellik içerin şakalar.Her bir bölümden o kadar çok keyif aldım ki sanırım yakın zamanda tekrar izleyeceğim.
Şimdi karakterler hakkında düşündüklerimi paylaşmak istiyorum sizinle.
Hangisinden başlasam,hangisinden başlasam,hangisiden başalasam :P

Chandler Bing ,o kadar zeki, masum ,güzel,anlamlı bakan şefkat dolu fedakar bir kararkter ki Joe ile bağlıklıkları diyalogları çok zaman gözyaşlarıma neden olmuştur.Güzel bir dost,yi bir eş,sonrasında iyi bir baba olacaktır.(Janice 'in kahkahalarını da ona borçluyuz unutmamalıyız :)) 
Ross Galler ,o bir Paleontolog Dr. ünvarnı var ki çok izleyenler bilir çok yerde bu ünvan espri konusu olmuştur.Kendisi tam bir bilim aşığı dinazar hastası,kendisini umutsuz aşkını sonrasında kendine hakim oluşlarını Monica ile kardeşliklerini çok ama çok seviyordum.Spoiler vermemek adına detay da veremiyorum ki ilk eşi ile ayrılma nedenleri kendisi için çok acıdır 🙈
Rachel Green,Her şey Rachel'ın gelinliği ile düğününden kaçıp Central Perk'e gelmesiyle başlıyor.Tam bir şımarık zengin kız çocuğu,düğününden kaçıp hayatında hiç yapmadığı para kazanma telaşına düşecek ve kimseden yardım almadan ayakta kalacak,yıllarca Central Perkde garzonluk yapacak sonra anne olacak ve mutluluğa ulaşacak.Fiziğini acayip kıskandım dizi boyunca bir bölümde Brad Pitt konuk olacak ve birbirinden nefret eden iki karakteri canlandıracaklar.Şımartıklığına rağmen samimi dostluğunu çk sevdim ağlamalarına yeri geldi güldüm yeri geldi ağladım.Seni de sevdim Rachel Green. Ama kesinlikle ara vermiştiniz bunu unutma :))

Monica Geller, Mor duvarlı evin ev sahibesi , anaç ,özverli, şefkatli,koruyucu,temizlik  hastası,organizasyon delisi güzel gözlü kızkardeş,harka bir eş aynı zamanda iyi aşçı.Dizi yayınlanırken Courteney Cox evleniyor hatta bir bölüm ona ve eşine ithaf ediliyor.10. sezon son bölümlerinde hem yaşlandığı hemde gizlenmeye çalışsa da hamileliği kendini gösteriyor.Jenerikte Ross'la ettiğin danslar aklımda.

Ahh Phoepe mi Joey mi :(

Sanırım en çok bu iki karakteri seviyordum hem de delicesine :/

Phoebe Buffay - Joey Tribbiani , aralarında bir tercih yapamaıdığımdan her ikisini de beraber yazmaya karar verdim her ikisine de  BA YI LI YO RUM. Phoebe bu altı karakterin içinde hayatında dram barındıran tek karakter annesi intihar etmiş,babasını hiç tanımamış , ikiz kardeşinin görmezden geldiği,olağanüstü bir kadın.Masöz ,berbat gitar çalan ve şarkı sözü yazan ama özgüveni enerjisi yüksek umursamaz,hayat dolu,hayvan sever,insan sever,dünya sever bir kadın.çığlıkları kumda çınlıyor çoğu zaman.Smelly Cat (Kokuşmuş kedi) dizinin en güzel şarkısı bence :) Seni çok seviyorum Phoebe mutlu olmana çok seviniyorum. Joey Joey Joey sen olağanüstü bir aktörsün,evet seçmelere hep geç kaldın,bilmediğin şeyleri biliyormuş gibi davrandın,çok kadını tek gecede bıraktın ama olsun sen harikaydın.Merhametin dostlarına bağlılığın,çocuksu tavrı doymak bilmeyen midesiyle olağanüstü bir adamdı.Ben çok seviyordum onu belki de bir seçim yapsam en çok Phoebe Joey'i sevdiğimi söyleyeceğim.

    Harika bir dostluk dizisi Friends muhakkak izlemeli ve izletmelisiniz.Eğer bir dizinin içinde yaşıyor olsaydım sanırım bu Friends oldurdu.Sizi iyi ki izledim çocuklar.
Her birinizin tahminen milyonlar alacağı o son bölüm için  de buruk bir kalple sizi bekliyor olacağım.Hakettiniz alın çatır çatır harcayın paranızı 💙💙💙




 

22 Mayıs 2021 Cumartesi

Memleket Rüyaları

    Rüya alemi çok garip değil mi sizce de.Bilinçaltımızın yansıması olduğu söyleniyor ama bazen öyle rüyalar-   kabuslar görüyoruz ki yok artık bu da ne demiyor musunuz?
    Ben garip bir şekilde ara ara kendimi babamın köyünde görüyorum,çocukken yaz aylarında gittiğimiz bir kaç gün kaldığımız o köyde bahçede akrabalarımın içinde buluyorum kendimi.Sebebini gerçekten anlamıyorum doğma büyüme İstanbul'luyum 36 yaşındayım en son 2013 belki 2015de gittim memlekte ama yok rüyalarıma giriyor.Dün gece de ilk defa anneanemlerin evinde gördüm kendimi bir kutlama için hazırlanıyoruz mahalledeki başka bir evde ne olduğunu bilmiyorum ama sonra anneannem geliyor onu görmeliyim diye oradan çıkıp sokak boyunca yürüyorum nenemi görüyorum gidip yüzünü gözlerini öpüyorum.Bizde yaşlı kadınlar el öptürmezler her iki elleriyle yanaklarımızdan tutar gözlerimizden öperler biz de onların avuç içlerini öperiz.Nenem Urfa'lıydı dudağının altında çenesinin tam üstüde yeşil dövmesi vardı ilk evliliğinde eşini kaybedince 2 çocuğuyla dedemle evlendiriliyor.Dedemin de 4. son eşi bir eşinin çocuğu olmamış diğerleri de vefat etmiş rabbim yollarını kesiştirmiş işte bizlerin de dünyaya gelmemize vesile olmuşlar her neyse her evde bir hikaye işte.
    Anneannemi kaybedeli belki 20 seneyi aşmıştır.Neden kendimi bu defa orada gördüm,onu gördüm bilmiyorum ama rahmet istedi hayır istedi diye düşüncelere dalıyorum belki de köklerimi unutuyorum diye hatırlatıyor kendilerini ,çocukluğumu orada geçen zamanları düşünüyorum.Kurak topraklı memleketimi sevmesem de sanırım şimdilerde çocukken o bahçedeki koşuşturmalarımızı özlüyorum.

Toprağınız bol olsun,yeriniz nurlarla dolu olsun...

18 Mayıs 2021 Salı

Ahhh Ankara



Bundan sadece 7-8 ay önceydi "Gel Ankara'ya taşınalım" demişti bana , bir de İstanbul'daki evinin anahtarını vermişti ama ben o günden sonra bir daha kendisiyle görüşmemiştim.
Yıllardır süren kanserleşmiş ilişkimizi 6 ayda bir tekrarlanan hasret dolu barışmaların en sonuncusu olacağına karar vermiştim günler öncesinden ama ona söylememiştim.Bıkmıştım sürekli anlatmaktan ondan dinlemekten bitmeyen bu saçma ilişkiden.Bir tek bunun son olduğunu ona söylememiştim.
Sımsıkı sarılırken ya bu son sarılmamızsa demiştim de saçmalama dedikten sonra daha bir sıkı sarılmıştı,içime akan gözyaşlarımı duymamıştı.Kendince çok büyük bir adım atmıştı, taşın yanıma demişti onun için gerçekten büyük bir adımdı ama benim için son noktaydı bu.Haberi bile olmadı yollarımızın ayrıldığından bir not bıraktım sadece.En son "ben seni istiyorum ne olur" demişti de numarasını tamemen engellemiştim.

Şimdi öğrendim ki Ankara'ya taşınmış.Koca bir volkan patladı sanki yüreğimde,usul usul bir kaç damla döküldü gözlerimden.

Olmayacak bilirsiniz ama bir umut minik ufacık küçücük zerre kadar dahi olsa bir umut vardır ya içinizde kendinize bile itiraf edemediğiniz.İşte o az önce tamamen söndü.Ayrı ama aynı şehirdeydik.Biliyordum bir gün bir yerde çıkacaktı karşıma.Olmadı.



19 Nisan 2021 Pazartesi

Yorgunluk Hastalık Endişe


    Merhaba dostlar,diyet serüvenimle ilgili yazmayı bıraktım çünkü aralık ayında geçirdiğim operasyondan sonra rahatsızlığım nüksetti .Harekette bile zorlanırken sporu bir süre bırakmak zorunda kaldım.Diyete devam ediyorum ama etkili bir spor yapamıyorum.Kullandığım antibiyotikler yüzünden oruç tutarken bile zorlanıyorum ki bugün tutamadım.En son 87kgmı gördüm elhamdülillah hiç yoktan iyidir.Bununla beraber şirket olarak ikinci bir virüs dalgası yedik mart ayında 7 kişi eksiktik şimdi ise 5 kişi eksiğiz.Bitmiyor bitmiyor Rabbim nasıl bir sınava tabi tuttu tüm dünyayı , nasıl bir kendinize gelin uyarısı yaptı aklım almıyor.Buna da elhamdülillah Rabbim beterinden korusun.

Bir haftalık sosyal medya detoxuna girdim,programları kaldırdım telefonumdam,bilgisayarda da açmıyorum.Bakalım dayanabilecek miyim.Sinan Canan bir videosunda telefonların zararlı olmadığını zararın o telefonu elinizden bırakamama noktasında başladığını söylemişti çok haklı,bir çoğumuz için bir çeşit bağımlılık.Amacım bu döngüyü kırabilmek.Umarım başarırım.

Son olarak bir kaç gündür aralıklı oruça kafayı takmış durumdayım bunun için Jımmy Moore ve Jason Fung Oruçla Gelen Sağlık kitabını az önce Amazondan satın aldım yarın elime ulaşacak bakalım başarabilecek miyim.Diyet sürecindeki sürekli yemek yemek düşüncesinden kurtulabilecek miyim.Kitaba hemen yarın başlamayı hedefliyorum,sizlerle de paylaşacağım.Peki sizler bu beslenme şeklini tecrübe ettiniz mi ,eğer evetse benimle de paylaşır mısınız.

Hepinize çok sevgiler.Huzurla kalın.

9 Nisan 2021 Cuma

Diyet ve Muayyen Günler Psikolojisi

    Evet muayyen günlerin verdiği depresif haller içerisindeyim ,ilk günden beri düzensiz bir süreç içerisinde olduğumdan ne zaman gelir ne kadar kalır gider bilmem.52 gün sonra kapımı çaldığından yine gözlerim dolu dolu,sanki herşey çok afedersiniz ama bok gibiymiş gibi karamsar bir ruh hali içerisindeyim.

Diyette ve sporda aynı istikrarla devam ediyorum.Güzel de gidiyor elhamdülillah.Hele ki Chole Ting adında benden 1 yaş küçük ama yarım kadar olmayacak ablanın 3 haftalık challengena başladım.İnanın canım çıkıyor yaparken ama sonunda kendimi daha iyi hissediyorum.Önümüz ramazan nasıl ne zaman yapabileceğim bilmiyorum ama gayret üzerinde olunca rabbimin yardımcı olacağını biliyorum.

Ramazandan önce buluşabiliyor muyuz bilmiyorum ama eğer buluşamazsak şimdiden ramazanınız ,vaktiniz mübarek olsun.Sevgi ile kalın.



5 Nisan 2021 Pazartesi

Diyette 5-6-7. Günler :/ İlk Hafta Raporu

    Merhaba sevgili dostlar diyette son 3 günü tek seferde paylaşıyorum.Dikkat ettim yürüyüş yaptım,yatmadım temizlik yapıp enerji harcadım ve bugün tartıya çıktım.

Sonuç nedir uzatma dediğinizi duyar gibiyim ama öyle bir kilo vermişim ki tek seferde yazamam kusura bakmayın.Demek isterdim ama öyle olmadı.

1.haftanın sonucunda verdiğim kilo 750gr evet doğru duydunuz 750 gr.sen sabah kalk detox suyu yap,gün içinde yeşil çay için,hergün spor yap ama sonuç bu.

Neyse sıkmıyorum canımı,hiç yoktan iyidir.Daha dikkatli olacağım bu hafta.Çünkü kilo problemi ile hayatımı sürdürmek istemiyorum.bu kilolar tek seferde alınmadı tek seferde verilmeyecektir.

Yarın görüşürüz.Hoşçakalın...



Ayyy ben şok ,başlangıç kilomu tam olarak  hatırlamadığım için ilk gün postuna bakayım dedim 89,85 bugün çıkan 88,10 yani 750 değil 1.750grammış.Yihuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu

2 Nisan 2021 Cuma

Diyette 4. Gün :/

    Eveeeet 4. gün de bitti,dün 10.000 adımı geçtiğimden birazda yorgun olduğumdan spor yapamadım.Ama bu akaşm devam edeceğim.Ve yediklerim(kaçırdıklarım) :(

6.30 1 bardak su

6.45 maydonoz + limon + su bızzzzt

7.15 1 haşlanmış yumurta + az beyaz peynir

10.00  3 kuru kayısı

13.50 köris soslu tavuk +fırında patates + az pilav + ayran :((

16.00 yeşil çay

20.00 az makarna  :(

yatış 


1 Nisan 2021 Perşembe

Diyette 3. Gün :/

    Dün evde kimse yoktu bu sebeple akşamı azıcık abartmış olabilirim ama olsun gayet iyi hissediyorum , spor yaparken ki ağrılarım da azaldı.Onun için durmak yok yola devam dostlar :)

06.30 Bir bardak su

06.45 maydonoz + limon +su bızzzt

10.10 latte + 3 kuru kayısı

11.45 3 kaşık yulaf + 3 kaşık yoğurt +1 kaşık tahin pekmez karışımı (can sıkıntısından erken yedim)

15.30  1 yeşil elma

17.00 yeşil çay

ve akşam :(

2 parça kızarmış tavuk + makarna (acuk abartmış olabilirim) +ayran

22.30  spor + yatış




31 Mart 2021 Çarşamba

Diyette 2. Gün :/

    Arkadaş yiyip yiyip kilo alamamak ne demek ya da her zaman fit olmak.,Eyyy bu özelliklere sahip insanoğlu nasıl bir lütuf sizinkisi biliyor musunuz,gidin 2 rekat şükür namazı kulın bakayım sıkmayın canımı benim.

Valla sevmiyorum diyet olayını normalde düşünmediğim kadar yemek yemeyi düşünüyorum , normalde yemediğim yemeyeceğim şeyleri canım istiyor tabii bu üzücü bir durum ver diyorum damardan Müslüm Babayı başla dertlenmeye.

Neyse ne bir gün dah bitti,Düne göre daha iyiydim aferin kız sana helal olsun.Spor sonrası ağrılarım o kadar çok ki anlatamam.Yine de az çok demeden çalıştım 20 dk Ergin Kırbaç videolarını yaptım,yaptım dediysem onlar gibi değil videoda adam durmaksızın 45 sn jumber jak yapıyor ben 20.sn tükeniyorum ama olsun yaptım mı yaptım al sana bir aferin daha.Dün ne yedim onları anlatayım ve yarın görüşmek üzere diye kaçayım.

Hepinize sağlık dolu fit günler diliyorum,çoook kalp.

06.40 bir bardak su

06.45 maydanoz +limon+su bızzzzt 

07.15 bir yumurta

10.00 1 Fincan yeşil çay + 3 kuru kayısı

13.15 tavuklu yeşil salata (evden getirdim)

16.00 1 kutu süt + 1 paket çubuk kraker ( krakercim olmasaydın da olurduk)

19.00 lahana sarması + yoğurt

21.00 bir fincan türk kahvesi + hindistan cevizi yağı +1 kandil simidi (bitmedi şu simitler arkadaş)

Spor ve yatış 








29 Mart 2021 Pazartesi

Ne Covid Ne Doğanın Dengesizliği Tek Evrensel Problemimiz FAZLA KİLOLAR.


        Yine bir gün aşırı kilo almışlıkla yüzleşmiş sonra diyete başlamış bir kız var karşınızda.Ama bu işin bir de benim açımdan tarihçesi var ki anlatmalıyım.

Öncelikle belirtmeliyim ki annemin dediğine göre 5.5kg olarak evde doğmuş bir insan yavrusuymuşum.Hayatım boyunca kendimi zayıf olarak hatırladığım tek zaman 7-8 yaş aralığı.Aramızda tek tanıdık Geçmiş Bahar Mimozası olduğundan ondan da gizlim yok açıkca konuşabiliriz :)

En son lise zamanlarımda 77 kilo olduğumu hatırlıyorum sonrası hep diyet ara ara spor hiç 80 nin altında olmadım.Geçen sene ramazanın ortasında yine depresyone girmiştim kilodan ötürü , karantinadaydık yedikçe yiyorduk berbat bir haldi 90ı görmüştüm.Hemen bir diyetisyene başvurdum evde spor yapmaya başladım ve kasıma kadar anca 9 kilo verebildim o süreç de beni çok mutsuz etmişti, o kadar gayrete neden kilo veremiyorum diye kötü hissediyordum .Sonra ne mi oldu rahatsızlandım ufak bir ameliyat geçirdim diyeti ve sporu o ara bıraktım sonuç kasım nisan arası kilo 89,85 yani o kadar emek boşa gitti.

Bunları buraya neden yazıyorsun diyebilirsiniz ki sadece birilerine anlatırsam belki utanırım da sabah başladığım diyet serüvenine sporu katıp istikrarlı bir şekilde devam ederim

Amacım gün be gün ne yaptığımı ,yediğimi,sporumu burada paylaşmak.Bu defa olsun be 36 yaşlık ömür bu saçma vücut döngüsü ile geçti.Yeter artık değil mi ama :/ 


1.gün

06.30 1 bardak su

06.45 1elma + limon suyu + su blendırda vızzztt 

7.15 1 haşlanmış yumurta

10.15 1 bardak yeşil çay + 3 kuru kayısı

devamı gelecek :) 

evet güncelleme ile buradayım,size Salı sabahından sesleniyorum.

12.50 3 kaşık yulaf 4 kaşık ev yoğurdu + 1 kaşık tahin pekmek karışımı + yarım muz ile öğle yemeği

16.00 da 1 paket çubuk kraker +  ayran

19.10 da yumurtalı ıspanak + yoğurt  (sonra maalesef 2 tane de kandil simidi yedim :/ )

21.00 1 fincan türk kahvesi içine biraz hindistan cevizi yağı

Pazar günü yapılan temizlik yapmıştım ve her yerim ağrıyordu ama spor yapmadan günü kapatmak istemedim.

İnstagramda takip ettiğim Ergin Kırbaç'ın 4dk lık yağ yakma videsounu 2 set halinde yaptım.10 dk kadar sürdü gülmeyin 10 dk spor nedir diye hiç yoktan iyidir :)

Tartılmamalıydım biliyorum ama sabah tartıldım ve 400 gr gitmiş elhamdülillah :) bir dahaki tartı günü Pazartesi sabah.

Yarın görüşmek üzere , hoşçakalın.





Hele Hele...

    Bak sen şu işe ,her gün yazacak olan kız 45 gündür bloğa uğramamış.İşte büyük lokma ye de büyük konuşma diye boşa dememişler.Neyse hayal ettik hedefledik olmadı peki neden olmadı çünkü gayret üzerinde olmadık.Gayret olsaydı sonuç muhakkak olurdu.Acaba neden çoğul konuşuyorum neden tek başıma kabullenmiyorum durumu :)

Neyse ne burada olmamak adına mantıklı hiç bir gerekçem yok , bir tek kardeşim covid oldu 10 gün evde karantinadaydım ki o zaman bile evden çalıştım laptopum sürekli açıktı yanımdaydı ama ben ne yaptım dizi film izledim doğru düzgün kitap bile okumadım.İşte saçma her şey saçma.

Allah sağlık versin diyelim gerisini de daha fazla kurcalamayalım :) 

Fotoğraf da olmak istediğim yerden. 



15 Şubat 2021 Pazartesi

Günler Aylar Yıllar - Yan Lianke

Anlatmazsam çatlarım dediğim bir kitapla çıktım karşınıza.Önce yazardan ve çevirmeninden bahsedeyim size,

Yan Lianke 1958 Pekin doğumlu öykü ve roman yazarı , kitaplarında  fazlasıyla hiciv barındırdığından eserlerinden bazıalrı Çin'de yasaklanmış.Edebi hayat boyunca bir çok ödüle layık görülmüş ki ben bu kitabına bayıldım diğerlerini düşünemiyorum bile adam haketmiş almış. (nokta :P)

Erdem Kurtuldu 1981 İstanbul doğumlu,Ankara DTFC'de okumuş daha sonra burslu olarak Çin'e gidip eğitim alıyor.Ben çevirisini çok beğendim ellerine sağlık.

Kitaba gelince de spoiler içerir öncelikle belirteyim.

Bir Umut hikayesi,kuraklık nedeniyle yaşadıkları köyü terk eden tüm köye rağmen bahçesinde yeşil bir mısır fidesine bakmak için kalmayı tercih eden ihtiyarın ve gözleri güneşe kurban edilen kör bir köpeğin ölüme giden sürecini anlatıyor.O fideyi büyütmek ve tek bir mısır koçanı hasatı oluşsun diye zaman kavramını yitirerek açlık ve susuzlukla mücadele ediyorlar.Bu sürede yaşadıkları canımı o kadar acıttı,midemi bulandırdı ki bir ara kitabı bırakmayı düşündüm ki toplamda 100 sayfa kadar.Özellikle de sıçanlardan bahseden yoğun bir bölüm var ki dayanamayıp okumaya mola verdim ama yılmadan bitirdim.Çok güzel bir kitaptı,daha fazla spoiler vermeden size muhakkak okumanızı tavsiye diyorum.2021 yılında okuduğum en iyi kitaplardan biri olacağını düşünüyorum.

Okuyun,okuyun,okuyun diyerek yazımı bitiriyorum.

Hepinize bu soğuk karlı İstanbul gününden sevgiler.

8 Şubat 2021 Pazartesi

Gergedan - Mine Söğüt


     Gergedan Mine Söğütün Deli Kadın Hikayeleri'nden sonra okudğum ikinci kitabı.2020 yılında ilk baskısını yapmış 124sayfalık bir kitap.

Mine Söğüt olağanüstü bir kaleme sahip,kurguları dehşet verici.Benim için okuması çok kabuslar gördüğüm bir zaman aralığına denk geldi.Bir ara acaba şimdilik bu kitabı okumasam mı daha çok bunalıyorum dediğim oldu ama bırakmadım sonuna kadar okudum zaten incecik bir kitap.

Ben en çok ÜÇLÜ KANEPE ve BÜYÜK KÜFÜR hikayelerinden etkilendim.Doğrusu Üçlü Kanepe'yi hatırladıkca haala ürperiyorum.

Kitapta altını çizdiğim satılarda yok değil ama evde bırakmışım ondan ekleyemiyor :/ akşama güncellerim belki yazıyı.

Mine Söğütün okuduğum iki kitabında da hissettiğim duygu, Kapkaranlık bir girdabın içindeyim ve oradan çıkamıyorum,çıkmak için çabalamıyorum da aslında.Kendine çekiyor beni,korkuyorum ama uzaklaşamıyorum.Sizi sürükleyeceği yer korkutmayacaksa kesinlikle okumalısınız.

Sevgiler :*

4 Şubat 2021 Perşembe

Hayvan Çiftliği -George Orwell

 


Faydalı işlerde bugün George Orwell yazısı var.Dün akşam bitirdiğim müthiş bir kitap,son sayfalarına kadar bu hayvancıklar ne zaman farkedecekler ne zaman duruma uyanacaklar diye okudum.Biliyorsunuzdur George Orwell'ın 70 yıllık telif süresi 2021 yılında dolduğundan tüm yayınevleri kitapları özgürce basmaya başladılar ben çok önceleri almıştım Can Yayınları baskısını ki Türkiye'deki telif hakkı Can Yayınlarındaydı.Kapak tasarımını sevmiyorum ama Celal Üster tarafından yapılan çevirisi çok iyi.

Hayvan Çiftliği , yaşadıkları çiftlikte eziyet gördükleri için bilge bir domuz önderdiğinde başlatılan ayaklanmayı ve ilerleyen süreçte yaşananları anlatıyor.Hayvanlar üzerinden yapılan göndermeler olağanüstü.

Kitap hepimizin bildiği,

BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR,AMA BAZI HAYVANLAR DAHA EŞİTTİR. 

cümlesi ile kafalarımıza kazanmış durumda.Madem kitap özünde insanı anlatıyorsa biz de o zaman şu  söylem doğru mu diye sormayalım mı?

BÜTÜN İNSANLAR EŞİTTİR,AMA BAZI İNSANLAR DAHA EŞİTTİR.

30 Ocak 2021 Cumartesi

Fahrenheit 451

 

Dostlar,  kardeşler, yoldaşlar sürekli depresif dolaştığım, yorganın altına saklandığım zannedilmesin ben iyi şeyler de yapıyorum. Mesela okuyorum, izliyorum amaaa sizinle paylaşmıyorum özür dilerim.

2021 yılının ilk İstanbul karında içimizi alev alev ısıtacak olan FAHRENHEIT 451 e başladım, yıllardır  okunmayı bekleyen kitaplar arasında kitaplığımda bekliyordu ki dedim yeter, okuma vaktin geldi, size de anlatayım nedir bu kitabın konusu.

451 Fahrenheit kağıdın yanma derecesiymiş , uzak zamanlardan itfaiyecilerin yangınları söndürmek için değil de kitapları yakmak adına yangınlar başlatmak için var olduğu zamanları anlatıyor. Doğrusu okurken bir ara Allah korusun kitaplarım yansa ne kadar üzülürdüm diye kalbim sıkıştı. Konusu itibariyle beni alıp sürükledi diyemeyeceğim ama okurken kendimizi sorgulayacağımız , düşüneceğimiz ,kitapların varlık ve anlamlarını pekiştireceğimiz bir yapıt. Yazarı Ray Bradbury çevirmeni ise Dost Körpe İthaki yayınlarından okudum doğrusu başka yayınevinden baskısı var mı da araştırmadım.

Kitabın detaylı analizi ile sizi boğmak istemem ki haddime de değil analiz falan. Okumak isterseniz güzel istemezseniz kayıpta değilsiniz diyebileceğim bir kitap. Sevenlerine sonsuz saygılarımla.

Kitapların özgür ve sonsuz olduğu bir dünya dileğiyle, hepinize sevgiler


Fotoğrafa tık tık instagram sayfamdasınız :*

Yapamadı Dersiniz.

Yapamadım evet evet evet YA PA MA DIM.

Aynı inançla dolu içim ama yapamadım, mesela her akşam yazacağım dedim, yazamadım, diyete tam gaz başlıyorum dedim başladım ama olması gerektiği gibi sürdüremedim, içimdekileri söküp atacağım dedim ama sızım sızım sızlayarak kanamalarına engel olamadım. Velhasıl yapacağım demekle olmuyor bu işler bilin istedim.

Olacak şüphesiz zaman ilaç olmayacak ama yok diye kabul ettiğimiz her şeye alışmamızı sağlayacak.

Şubat sonu itibariyle 36.yaşıma gireceğim, akıl baali olduğum dönemlerden beri 30lu yaşlarımı hatta artık 40a doğru giden yaşlarımı hiç böyle hayal etmemiştim. Güzel bir yuvam, çocuklarım mükemmel olmasa da sevdiğim sevildiğim bir eşim güzel bir işim olacaktı. Ailemin beni, kardeşlerimi yetiştirirken yaptığı hiçbir hatayı ben çocuklarıma ve eşime karşı yapmayacaktım. Ama olmadı belki de yaradan hataları tekrar etmeyeyim diye hayallerimin gerçekleşmesine izin vermedi kim bilebilir ki. Belki de asırlardır yapılan yanlışları tekrar etmeyelim diye son halka olarak beni seçti. Hiçbir şey artık tekrar etmeyecek dedi bilmiyorum.

Her neyse kardeşim İnsan İnsan ı açmış dinliyor bana da yazarken iyi geldi. Siz de okurken dinleyin belki size de iyi gelecektir.

Bu cumartesi de ışık hızıyla geçti dostlar, Allah izin verirse belki haftaya da görüşürüz, belki bir sonraki haftada. Sağlıcakla kalın... 

25 Ocak 2021 Pazartesi

Hergün Birkaç Satır.

    Size söylemedim değil mi? Her gün yazmaya karar verdim, Ne olduysa anlatacağım ne kadar saçmalayabilirsem o kadar yazacağım. Bir satır için başlayıp sayfalarca yazacağım ya da bu gece sabahlayacağım diyip tek kelime eklemeden kapatacağım ışığı. Yazmak iyileştirir biliyorum, kimseye anlatamadıklarını yazmak. Oradasınız okuyacağınızı da biliyorum ama yalnızmışım gibi,görünmez olup söylenebilecek tüm sözleri söyleyebilecekmişim gibi.

Unutursun Mihribanım

Okurken belki dinlersiniz diye size Abdurahim Karakoç'un Mihriban'a yazdığı şiiri bırakıyorum.

Mihriban

Ayrılıktan zor belleme ölümü...




24 Ocak 2021 Pazar

Gözlerimde Kaybettiğim Işık.

Gözlerimdeki ışığı arıyorum bir süredir. En son nerede ne zaman görmüştüm hatırlamıyorum. nerede bırakmıştım,neden bırakmıştım ya da elimden alınmasına neden izin vermiştim bilmiyorum.

Çocukluktan gelen sevilme,kabul görme,tercih edilme isteklerinin önüne geçemedim sanırım yaşantım boyunca.Sevilmek adına yaptığım herşey daha sonrasında kilolarca ağırlık olarak omuzlarıma yüklendi.Sonra da koca bir kamburla hayatın ortasında tek başıma kaldım.O ağırlığı arttırmaya devam etseydim belki şu anda tek başıma olmayacaktım da olduğumdan daha mutsuz daha ümitsiz olacaktım.

Ben gözlerimdeki ışığı kendimden vazgeçtiğimde kaybettim,hayatımı başkalarının ağzından çıkacak bir kaç cümleye bağladığımda,hep o duymak istediğim cümle gelsin diye beklerken kaybettim ben başkaları için kendim olmaktan vazgeçtiğimde gözlerimdeki ışığı kaybettim.

Ben artık o yüzü solgun,gözaltları çökmüş,neşesini,yaşama hevesini kaybetmiş,hayattan bir beklentisi olmayan kız olmak istemiyorum.Hergün beni biraz daha yok eden korkularımdan,beklentilerimden,kabul görme arzumdan,ümitle beklediğim ama belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek o saçma sapan hayallerimden vazgeçiyorum.

Ne zaman bilmiyorum ama bir gün belki...

22 Ocak 2021 Cuma

Güneşli Bir Gün.

 

    Oldum olası yaz ayını hiç sevemedim. Hani şu hangi mevsim doğarsan o mevsimi daha çok seversin kehaneti gibi bir durum benimki de . Şubat doğumluyum yağmuru, rüzgarı, karı sadece izlemeyi çok severim. Sıcak ,ter ,nem yok yaz gelsin tatile gidelimler  falan benlik değil. Ama güneş hani içimize yaşama sevinci salan, yüzümüzü güldüren , saklandığımız binaların içinden hepimizi dışarı çıkartan güneş. İşte İstanbul öyle güneşli bugün Beyoğlu’ unda üşütmeyen hafif bir rüzgar ama içimizi ısıtan bir güneş var. Ben de tabii ki cuma saatini fırsat bilip kitaplarımı alıp attım kendimi sokağa kahvemi de aldım yanıma miss gibi 40 dakika, sonra doğruca günün telaşını yaşamaya. Senenin üçüncü kitabı @yapıkrediyayınları ndan #eugenıoborgna ilk defa okuyacağım bir yazar kitap da incecik zaten ama arkadaş tavsiyesi okumazsam olmazdı. Haydi o zaman başlayalım #şubizimkırılganlığımız  

Bir de yeni kahvecimizden bahsedeyim size tabelayı ilk gördüğümde Allah Allah bu nasıl kahveci ismi demiştim de sonra bir baktım meğer ADDİS ABABA ETİYOPYA ve AFRİKA BİRLİĞİ’nin başkentiymiş ayrıca kahvenin de anavatanı olarak görülüyormuş. Ben bir latte sever olarak tam anlamıyla alışık olduğum lezzete ulaşamadım ama yine de makul fiyatları ile şans verebileceğiniz kendinize göre kahve hazırlatabileceğiniz güzel bir kahveci yolları açık olsun.


(laf aramızda ben bu yazıyı instagramda yeni açtığım @denkitaplar sayfası için yazmıştım da orada paylaşınca buraya da ekleyeyim dedim,sonuçta içimden geçenler bunlar :)  )