30 Eylül 2019 Pazartesi

Edebiyat ve Patates Turtası Derneği.

   
      Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum ama şimdi söylemek istiyorum ki bu blogta ne zaman nelerden bahsedileceğini ben dahil kimse bilmiyor her an her konu hakkında yazabilirim :)
Bugünün konusu dün akşam rastgele açtığım içinde savaş,işgal,naziler,dostluk,edebiyat,kitaplar ve aşk olan EDEBİYAT VE PATATES TURTASI DERNEĞİ filmi.
Pazartesiye hazırlık olsun diye saçlarımı düzleştirirken bari telefondan bir şey izleyeyim elim çalışırken beynim de çalışsın ruhumda doysun diye telefondan netfilixi açtım türkçe bir film izleyecektim sonra vazgeçtim dublajlı izlersin yabancı bak derken karşıma bir anda bu film çıktı içinde sevdiğim her şey vardı.
       Filmle ilgili ne söylesem spoiler vermiş olacağımdan üstün körü anlatacağım.Film ikinci Dünya savaşı sırasında Almanlar tarafından işgal edilen Guernsey Adası'nda geçiyor.(Guernsey Adası gerçekten 2.dünya savaşı sırasında Almanlar tarafından işgal edilen tek İngiliz Toprağıymış :/ )
Filmde savaş sırasında yaşanan açlık,kayıplar,ölümler,aşklar anlatılıyor.Ama en güzeli kitapların bir araya getirdiği hayatlar ve aşk var.
Mekanlar,kıyafetler,hikaye çok ama çok güzeldi.2 saatlik bir ABD filmi.
Eğer dönem filmlerini,kitapları,romantizmi seviyorsanız siz de bu filme bir şans verin derim.

Hoşça kalın,seyirde kalın :)




13 Eylül 2019 Cuma

Gördüm,Şükür Ettim...



Özünde dünkü ruh halimde pek bir değişiklik yok hatta belki de daha da kötü,akşam otobüste,yolda bir anda gelen ağlama nöbetleri geçirdim.Şimdi selam verseler ağlayacak kadar doluyum.Gözlerim dolu dolu dolaşıyorum aslında.

Okulların açılmasıyla ve İETT' nin sürekli yaşattığı sefer aksatmaları nedeniyle güzergahımı değiştirip 2 araçla, çalıştığım yere Şişhaneye geliyorum.Aynı saatte çıkıp daha erken işe varmış oluyorum,neden alternatif bu yol derseniz metroya ulaşmak için beklediğim durak çok yoğun oluyor kullanmak istemiyorum.Neyse bir haftadır bu yolda işe geliyorum haliyle de kendimle yalnız kalacak anlar yaratabiliyorum.
Bu sabah 8 de indim metrodan ofise kapamak istemedim kendimi oturup bir iki sayfa kitap okuyayım biraz da tepeden Süleymaniye'yi,denizi gök yüzünü izleyeyim istedim.Öğlenleri gittiğim ama bu saatte kapalı olan Beyoğlu Evlendirme Dairesinin üzerindeki restoranın açık alanına doğru yürümeye başladım,tam ilerlerken genç bir çiftin kuytuda sarılıp oturduğunu gördüm ki hevesim kaçtı ne onları ne kendimi huzursuz etmek istemedim.Tam dönüyordum ki minik yavru bir sokak köpeği çıktı karşıma,şapşal şapşal koşuyor yiyecek arıyordu yüzümdeki,ruhumdaki bütün o depresif haller kayboldu gülümsemeye onu yanıma çağırmaya başladım,simit almıştım belki yer diye çantamı açtım ama o benden kaçmaya başladı korktu fotoğrafta gördüğünüz o kırık,açıkta kalan yerlere doğru koşmaya başladı kafamı bir çevirdim ki bir tane daha yavru var ama o elimdeki poşeti görünce bana doğru gelmeye başladı bende ayrı bir sevinç siz ne yapıyorsunuz burada gel seveyim diye konuşuyorum onlarla. Simiti kopardım verdim ama yok yemedi o da deliğe doğru koşmaya başladı.Bende yanlarına doğru gidiyordum ki bir anda acaba anneleri mi orada diye bir duraksadım,merakta ediyordum iyice yaklaşınca bir baktım ki boylu boyunca bir genç yatıyor o tahtaların altında üstünü bir bezle örtmüş köpek yanına kıvrıldı ama ben o genci görünce içim acıdı nasıl girdi oraya nasıl sığdı,yattı .Toplasanız 2-3 karış yüksekliğinde değildi yattığı alan.Hemen uzaklaştım korktum,uyandırmak istemedim.
Sonra dedim ki ya hu bak hayat kimleri nelerle imtihan ediyor sen neler yapıyorsun kalk bir silkelen kendine gel.Hamdını şükrünü arttır,duada yakarışta ısrarcı ol,ruhunu arındır geçecek hepsi hepsi hepsi geçecek.Başındaki çatıya,karnının tokluğuna,sağlığına,işine,ailene şükret.Dün de demiştim Rabbim bana sağına soluna bak diyor bak etrafında ne güzellikler var bak senin hayatını yaşamak isteyen milyonlarca insan var.
Bu farkındalığa varmak tabi ki ruh halimi hemen değiştirmiyor ama çokca şüküre,minnete sebep oluyor.
Kalbim kırık ama biliyorum ki hayat güzel...

Bu yazıyı yazarken bana eşlik eden bir şarkı bıraktım fotoğrafın üzerine tıklarsanız okurken siz de aynı şarkıyla bana eşlik edebilirsiniz...


12 Eylül 2019 Perşembe

Bir Boşluk Hali...

Neden,niçin,nasıl döngüleri içinde kıvranıyorum.Dilimde hep aynı kelamlar "hasbinallah ve nimel vekil" , "la ilahe illallahu melikul hakkul mubin" içim sıkılıyor,ruhum daralıyor,kimseyle konuşmak görüşmek istemiyorum.
Günlerim iyi ki varsınlarla geçiyor ama ben şöyle yürekten kimseye söyleyemiyorum bu cümleyi,hep eksik hep yarım gibiyim.Hatta neden varlardı neden oldular diye dertleniyorum.
Günlerdir kafamı kaldırıp bakmadığım yerlerdeki güzellikleri keşfediyorum ya rabbim diyorum bana etrafına mı bak demek istiyorsun eğer öyleyse binlerce hamd binlerce şükür sana.
Ama ama ama  ile lekeleyecek hamdlarım olamaz,olmamalı sen içimdeki sıkıntıları gider,bana benden yakın olan sen ferahlığa çıkar şu aciz kulunu...

5 Eylül 2019 Perşembe

Kafa Dağıtmaca.

Bugün o kadar yoğun başladı ki az nefes almak adına boş kalınca yazmak istedim.Aslında içimde kopan fırtınaları anlatmak isterdim ya da rüyamı ama şimdi değil inşallah onun da zamanı gelecek.

Şimdi size fotoğrafı anlatacağım.

Öncelikle kitaptan bahsetmek istiyorum,yeni başladım benim için yeni bir yazar ilk defa okuyorum.Can yayınlarının 7 tl kampanyasından almıştım kitabı,yazar hakkında o kadar çok güzel yorum okumuştum ki o ara almadan edemedim.Başka kitapları da vardı ama ısınır mıyız birbirimize bilemediğimden diğerlerini almadım.başlayalı neredeyse bir hafta olacak ve ben daha ilk öyküyü bitiremedim bu tamamen benden kaynaklanıyor ya da hayır kapaktan kaynaklanıyor.Hayatımda bu kadar itici bir kapak görmedim.Kitaptan utanıyor gibiyim sevmedim alamıyorum elime,metroda otobüste ofiste okuyan biriyim ama yok bunu çantamdan çıkartamıyorum.Can yayınları nasıl böyle bir kapak hazırlatmış aklım almıyor.Ama karalıyım okuyup bitireceğim.Kitap ödüllü bu arada,gözardı edilmemesi gereken önemli bir konu.Bitirince inşallah onun hakkında da yazarım :S

Diğer obje termosum .Aylarca araştırarak gezerek arayarak tchibo dan 134,9tl ye aldığım  Contigo marka termosum. Kahve içmeyi çok seviyorum,gönül ister ki gidip sıcak sıcak değişik aromalarda kahve dükkanlarından alalım ama o kadar pahalı ki en güzeli evde yapıp götürmek.Kahve Dünyası'ndan Guatemala kahvesi alıyorum yumuşak içimli,aroması güzel çalıştığım yere 5 dk yürüme mesafesinde PERA şubeleri var 2 aydır gidiyorum french press için uygun şekilde 250 gr öğüttürüp alıyorum 29 tl gibi bir rakama denk geliyor. İnternet'ten de sipariş verebilirsiniz ama 4lr gibi bir fark oluyor.Paradan ziyade gidip taze taze çektirmek bence çok daha güzel.Konumuza dönelim çünkü dertliyim,termosum daha 3 ay olmadan soyulmaya başladı.Alırken özellikle bulaşık makinesinde yıkanabilir olsun istedim.İnternet sitesinde uygun olduğu yazıyor,mağazada da sıkıntı olmayacağını söylediler bende aldım,çok severek kullanıyorum.Sadece 2 defa bulaşık makinesine attım ve soyulmaya başladı.Özellikle çizilmesin diye makinede yakınına hiçbir şey koymadım ama sonuç bu.En kısa zamanda mağazaya gidip değişim ya da iade isteyeceğim :(

Gelelim oyuncaklarıma;
Süpermenim 3 senedir benimle nereye gitsem yanımda,masamda benim için özel bir anlamı var,onunla konuşuyorum,elime alıp seviyorum, bakışıyorum. O özel olmazsa olmaz.
Diğer tatlı scooterlı kız ise Burger Kingin çocuk menüsünden verilen bir oyuncak.O da bana ayrıca pozitif enerji veriyor.Kızın gözlerinden mi,gülüşünden mi,özgür görüntüsünden mi bilmiyorum ama seviyorum.Arada ona da bakıp mutlu oluyorum :)

Hemen önlerinde ise Sardala Koyu'ndan kurban bayramında bulduğum deniz kabuğum.Çok güzel bir koy ama suyu buz gibiydi dizlerime kadar girmeye dayanabildim.Bir daha ki yaza tekrar denerim belki şansımı :)

Konuyu bağlayacak bir yerim yok.Kafamda kurduklarımı yazmasam da yazdım rahatladım.Yemeğe de dışarıya çıkar kitap okursam değmeyin bugün keyfime :)