20 Kasım 2019 Çarşamba

Gençlikte Yıkılan Hayaller...

Güne bir mesai arkadaşımın vedası ile başladım.Kardeşimle samimi olması nedeniyle de sarılarak,ağlayarak yolladım çocuğu.Bu satırları yazarken de ağlamaya devam ediyorum.
Ünv. mühendis olarak bitirip doğup büyüdüğü küçük bir Karadeniz şehrinden İstanbul'a yakın akrabasının yanına çalışmaya geliyor. Ben ilk işe başladığımda lise mezunu kardeşi de diğer şubemizde çalışıyordu ve ayak uyduramadığı sisteme ben daha eğitim sürecindeyken veda edip evine geri dönmüştü ki hiç tanımama rağmen üzülmüştüm gidişine.Şimdi ise abisi 1 senelik zorlu mücadelede dayanamayıp akrabası olan işverenimizle tartışmış ve ayrılmaya karar vermişti.Duyduğumda çok üzüldüm ama asıl beni üzen gelip veda edişi oldu.
-Abla ben gidiyorum,dedi
-Gel sarılayım sana, Allah yolunu bahtını açık etsin inşallah dilediğin gibi olur her şey,dedim.
Tam merdivenlerden çıkarken de tartışmanın konusu olan olayın iyi durumda değiştiğini belirterek,
-Abla gördün mü bak o kadar şeyden sonra düzelmiş dedi.
-Boş ver sen üzülme,dedim

Gitti ama beni tuttu bir ağlama,gencecik yaşında geldiğin büyük şehirde tutunamayıp maalesef ki evine baba ocağına geri dönüyorsun.Kardeşim arayıp sen neden üzülüyorsun o çok mutlu eve gideceği için dese de ne bileyim.Gelirken kim bilir ne hayalleri vardı diye ailesinin ne beklentileri vardı,yakınıyla arası bozuldu ömürlük mesafe açtı bu durum diye başkası için ağlayıp duruyorum.

Bir daha birbirimizi görür müyüz bilemesem de canı gönülden diliyorum ki,inşallah istediği mutlu olduğu bir yol açılmış olur hayatında.Allah bahtını açık etsin.

14 Kasım 2019 Perşembe

Beni Kör Kuyularda...


Beni Kör Kuyularda Hasan Ali Toptaş’ın son kitabı,
Beni tanıyanlar bilir ki ben yazarı çok severim kendisiyle yıllar önce YALNIZLIKLAR kitabı ile tanışmış ve hayranlıkla bir çok kitabını okumuştum.En son 3 sene evvel yine bu zamanlarda KUŞLAR YASINA GİDER kitabı yayınlanmış bir çırpıda okumuş hayranlığımı kat be kat arttırmıştı.
Kitabın baskıda olduğunu bir süre önce öğrendim ve nasıl okuyacağım diye kara kara düşünmeye başladım çünkü 1 sene kendime kitap alma yasağı koymuştum. Bunu bilen bir arkadaşım sağ olsun ki ön sipariş ile kitabı temin etmiş. Tabi ki çok mutlu oldum.

Okumaya başlar başlamaz yazılanların esiri oldum toplamda 3 günümü aldı bitirmek. İş, ev, misafir üçgeninde iyi bile okudum.

Gelelim konusuna. Kitaba başlar başlamaz Güldiyar karakterinin esiri oluyorsunuz. Güldiyar'ın başına gelenlerin çözümlenmesini kitaba konu olan ailedeki karakterlerin başına gelmiş ve gelecek olanların açık açık anlatılmasını bekliyorsunuz. Ama nafile 240 sayfalık kitabın son sayfasına kadar, mübalağa etmiyorum inanın son sayfaya kadar her şeyin ortaya çıkmasını bekledim ama nafile. Hiçbir şey olmadı. Bu duruma üzülsem de kitabı, akıcılığını, anlatımlarını, uyandırdığı merakı çok sevdim.Her bir karakterin ayrı ayrı kitabı yazılır o kadar ilginçlerdi. Bazı karakterlerin var olma nedenlerini anlamasam da yine de çok sevdim özellikle de HALİL’i çok merak ediyorum.

Sonuç olarak itabın tanıtım bülteninde yazdığı gibi;

"İnsanlardaki seyir merakı,
bu merakın doğurduğu acımasızlık, habire dönen karanlık bir çark, çarkın öğüttüğü insanlar, yarım kalmış sevdalar
ve parçalanmış hikayeler…"


Hasan Ali Toptaş yazsın ben okurum,hep okurum ...

16 Ekim 2019 Çarşamba

Amaaan Ne Desem...

Günaydıııın, nasılsınız?
Ben bir garibim kötü desem değilim elhamdülillah iyi desem o da değil,bu günümüze hamd olsun demeli demek ki.
Hayattan istediklerimiz olmadığında sanki her şey kötü gidiyormuş hissi uyanır ya içimizde sanki benimkisi de öyle bir şey,eee iyi tarafından baksana çok şükür kötüye giden bir şey de yok.

Sabahları 6.30da kalkıyorum ya da kalkıyormuş gibi yapıp en geç 6.50de yataktan çıkıyorum,7.20de de evden ,bugün durağa yürürken sağımdaki yaprak yığınının içinden bir ses duymaya başladım hızla artan bir hışırtı kafamı çevirmemle minik bir farenin o yaprak sırasının içinde koştuğunu farkettim ki olduğum yerden 1 metre sola fırladım korkarak.Minicik bir şeysin ama yarattığın korku bir aslan gücünde :( Neyse bu sayede ya artık o yolu kullanmayacağım ya da o duvara o kadar yakın yürümeyeceğim daha karar vermedim.Sonrasında Mecidiyeköy metro istasyonunda yürürken merdivenlerden çıkan bir kadın bir erkek gördüm kadın öndeydi adam arkada birbirlerini tanımıyorlar ve adam döndü kadına 1 dal sigara uzattı kadın ürktü haklı olarak geri çekildi,adam yine uzattı kadın bir adım daha geri gitti hayır dedi adam tekrar uzattı kadın iyice uzaklaştı adamdan ve adam yoluna devam etti.Ya ne kadar garip insanlar var değil mi ve bu dünya da KADIN olmak ne kadar zor.Dengesiz bir adamın sabah sabah anlam veremediğiniz bir tavrı yüzünden irkiliyorsunuz ne gerek var ama işte yeni bir günün size ne getireceğini de tahmin edemiyorsunuz.
Söyleyeceklerim bu kadar.
Evimin balkonundan 6.30 -7.05 arası gün doğumu bırakıyorum size.
İyi seyirler,dostça kalın...




30 Eylül 2019 Pazartesi

Edebiyat ve Patates Turtası Derneği.

   
      Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum ama şimdi söylemek istiyorum ki bu blogta ne zaman nelerden bahsedileceğini ben dahil kimse bilmiyor her an her konu hakkında yazabilirim :)
Bugünün konusu dün akşam rastgele açtığım içinde savaş,işgal,naziler,dostluk,edebiyat,kitaplar ve aşk olan EDEBİYAT VE PATATES TURTASI DERNEĞİ filmi.
Pazartesiye hazırlık olsun diye saçlarımı düzleştirirken bari telefondan bir şey izleyeyim elim çalışırken beynim de çalışsın ruhumda doysun diye telefondan netfilixi açtım türkçe bir film izleyecektim sonra vazgeçtim dublajlı izlersin yabancı bak derken karşıma bir anda bu film çıktı içinde sevdiğim her şey vardı.
       Filmle ilgili ne söylesem spoiler vermiş olacağımdan üstün körü anlatacağım.Film ikinci Dünya savaşı sırasında Almanlar tarafından işgal edilen Guernsey Adası'nda geçiyor.(Guernsey Adası gerçekten 2.dünya savaşı sırasında Almanlar tarafından işgal edilen tek İngiliz Toprağıymış :/ )
Filmde savaş sırasında yaşanan açlık,kayıplar,ölümler,aşklar anlatılıyor.Ama en güzeli kitapların bir araya getirdiği hayatlar ve aşk var.
Mekanlar,kıyafetler,hikaye çok ama çok güzeldi.2 saatlik bir ABD filmi.
Eğer dönem filmlerini,kitapları,romantizmi seviyorsanız siz de bu filme bir şans verin derim.

Hoşça kalın,seyirde kalın :)




13 Eylül 2019 Cuma

Gördüm,Şükür Ettim...



Özünde dünkü ruh halimde pek bir değişiklik yok hatta belki de daha da kötü,akşam otobüste,yolda bir anda gelen ağlama nöbetleri geçirdim.Şimdi selam verseler ağlayacak kadar doluyum.Gözlerim dolu dolu dolaşıyorum aslında.

Okulların açılmasıyla ve İETT' nin sürekli yaşattığı sefer aksatmaları nedeniyle güzergahımı değiştirip 2 araçla, çalıştığım yere Şişhaneye geliyorum.Aynı saatte çıkıp daha erken işe varmış oluyorum,neden alternatif bu yol derseniz metroya ulaşmak için beklediğim durak çok yoğun oluyor kullanmak istemiyorum.Neyse bir haftadır bu yolda işe geliyorum haliyle de kendimle yalnız kalacak anlar yaratabiliyorum.
Bu sabah 8 de indim metrodan ofise kapamak istemedim kendimi oturup bir iki sayfa kitap okuyayım biraz da tepeden Süleymaniye'yi,denizi gök yüzünü izleyeyim istedim.Öğlenleri gittiğim ama bu saatte kapalı olan Beyoğlu Evlendirme Dairesinin üzerindeki restoranın açık alanına doğru yürümeye başladım,tam ilerlerken genç bir çiftin kuytuda sarılıp oturduğunu gördüm ki hevesim kaçtı ne onları ne kendimi huzursuz etmek istemedim.Tam dönüyordum ki minik yavru bir sokak köpeği çıktı karşıma,şapşal şapşal koşuyor yiyecek arıyordu yüzümdeki,ruhumdaki bütün o depresif haller kayboldu gülümsemeye onu yanıma çağırmaya başladım,simit almıştım belki yer diye çantamı açtım ama o benden kaçmaya başladı korktu fotoğrafta gördüğünüz o kırık,açıkta kalan yerlere doğru koşmaya başladı kafamı bir çevirdim ki bir tane daha yavru var ama o elimdeki poşeti görünce bana doğru gelmeye başladı bende ayrı bir sevinç siz ne yapıyorsunuz burada gel seveyim diye konuşuyorum onlarla. Simiti kopardım verdim ama yok yemedi o da deliğe doğru koşmaya başladı.Bende yanlarına doğru gidiyordum ki bir anda acaba anneleri mi orada diye bir duraksadım,merakta ediyordum iyice yaklaşınca bir baktım ki boylu boyunca bir genç yatıyor o tahtaların altında üstünü bir bezle örtmüş köpek yanına kıvrıldı ama ben o genci görünce içim acıdı nasıl girdi oraya nasıl sığdı,yattı .Toplasanız 2-3 karış yüksekliğinde değildi yattığı alan.Hemen uzaklaştım korktum,uyandırmak istemedim.
Sonra dedim ki ya hu bak hayat kimleri nelerle imtihan ediyor sen neler yapıyorsun kalk bir silkelen kendine gel.Hamdını şükrünü arttır,duada yakarışta ısrarcı ol,ruhunu arındır geçecek hepsi hepsi hepsi geçecek.Başındaki çatıya,karnının tokluğuna,sağlığına,işine,ailene şükret.Dün de demiştim Rabbim bana sağına soluna bak diyor bak etrafında ne güzellikler var bak senin hayatını yaşamak isteyen milyonlarca insan var.
Bu farkındalığa varmak tabi ki ruh halimi hemen değiştirmiyor ama çokca şüküre,minnete sebep oluyor.
Kalbim kırık ama biliyorum ki hayat güzel...

Bu yazıyı yazarken bana eşlik eden bir şarkı bıraktım fotoğrafın üzerine tıklarsanız okurken siz de aynı şarkıyla bana eşlik edebilirsiniz...


12 Eylül 2019 Perşembe

Bir Boşluk Hali...

Neden,niçin,nasıl döngüleri içinde kıvranıyorum.Dilimde hep aynı kelamlar "hasbinallah ve nimel vekil" , "la ilahe illallahu melikul hakkul mubin" içim sıkılıyor,ruhum daralıyor,kimseyle konuşmak görüşmek istemiyorum.
Günlerim iyi ki varsınlarla geçiyor ama ben şöyle yürekten kimseye söyleyemiyorum bu cümleyi,hep eksik hep yarım gibiyim.Hatta neden varlardı neden oldular diye dertleniyorum.
Günlerdir kafamı kaldırıp bakmadığım yerlerdeki güzellikleri keşfediyorum ya rabbim diyorum bana etrafına mı bak demek istiyorsun eğer öyleyse binlerce hamd binlerce şükür sana.
Ama ama ama  ile lekeleyecek hamdlarım olamaz,olmamalı sen içimdeki sıkıntıları gider,bana benden yakın olan sen ferahlığa çıkar şu aciz kulunu...

5 Eylül 2019 Perşembe

Kafa Dağıtmaca.

Bugün o kadar yoğun başladı ki az nefes almak adına boş kalınca yazmak istedim.Aslında içimde kopan fırtınaları anlatmak isterdim ya da rüyamı ama şimdi değil inşallah onun da zamanı gelecek.

Şimdi size fotoğrafı anlatacağım.

Öncelikle kitaptan bahsetmek istiyorum,yeni başladım benim için yeni bir yazar ilk defa okuyorum.Can yayınlarının 7 tl kampanyasından almıştım kitabı,yazar hakkında o kadar çok güzel yorum okumuştum ki o ara almadan edemedim.Başka kitapları da vardı ama ısınır mıyız birbirimize bilemediğimden diğerlerini almadım.başlayalı neredeyse bir hafta olacak ve ben daha ilk öyküyü bitiremedim bu tamamen benden kaynaklanıyor ya da hayır kapaktan kaynaklanıyor.Hayatımda bu kadar itici bir kapak görmedim.Kitaptan utanıyor gibiyim sevmedim alamıyorum elime,metroda otobüste ofiste okuyan biriyim ama yok bunu çantamdan çıkartamıyorum.Can yayınları nasıl böyle bir kapak hazırlatmış aklım almıyor.Ama karalıyım okuyup bitireceğim.Kitap ödüllü bu arada,gözardı edilmemesi gereken önemli bir konu.Bitirince inşallah onun hakkında da yazarım :S

Diğer obje termosum .Aylarca araştırarak gezerek arayarak tchibo dan 134,9tl ye aldığım  Contigo marka termosum. Kahve içmeyi çok seviyorum,gönül ister ki gidip sıcak sıcak değişik aromalarda kahve dükkanlarından alalım ama o kadar pahalı ki en güzeli evde yapıp götürmek.Kahve Dünyası'ndan Guatemala kahvesi alıyorum yumuşak içimli,aroması güzel çalıştığım yere 5 dk yürüme mesafesinde PERA şubeleri var 2 aydır gidiyorum french press için uygun şekilde 250 gr öğüttürüp alıyorum 29 tl gibi bir rakama denk geliyor. İnternet'ten de sipariş verebilirsiniz ama 4lr gibi bir fark oluyor.Paradan ziyade gidip taze taze çektirmek bence çok daha güzel.Konumuza dönelim çünkü dertliyim,termosum daha 3 ay olmadan soyulmaya başladı.Alırken özellikle bulaşık makinesinde yıkanabilir olsun istedim.İnternet sitesinde uygun olduğu yazıyor,mağazada da sıkıntı olmayacağını söylediler bende aldım,çok severek kullanıyorum.Sadece 2 defa bulaşık makinesine attım ve soyulmaya başladı.Özellikle çizilmesin diye makinede yakınına hiçbir şey koymadım ama sonuç bu.En kısa zamanda mağazaya gidip değişim ya da iade isteyeceğim :(

Gelelim oyuncaklarıma;
Süpermenim 3 senedir benimle nereye gitsem yanımda,masamda benim için özel bir anlamı var,onunla konuşuyorum,elime alıp seviyorum, bakışıyorum. O özel olmazsa olmaz.
Diğer tatlı scooterlı kız ise Burger Kingin çocuk menüsünden verilen bir oyuncak.O da bana ayrıca pozitif enerji veriyor.Kızın gözlerinden mi,gülüşünden mi,özgür görüntüsünden mi bilmiyorum ama seviyorum.Arada ona da bakıp mutlu oluyorum :)

Hemen önlerinde ise Sardala Koyu'ndan kurban bayramında bulduğum deniz kabuğum.Çok güzel bir koy ama suyu buz gibiydi dizlerime kadar girmeye dayanabildim.Bir daha ki yaza tekrar denerim belki şansımı :)

Konuyu bağlayacak bir yerim yok.Kafamda kurduklarımı yazmasam da yazdım rahatladım.Yemeğe de dışarıya çıkar kitap okursam değmeyin bugün keyfime :)

27 Ağustos 2019 Salı

Sabır!


Bakmayın sonunda ünlem olduğuna bir yakarış değil derdim, sadece bekleyiş, özlem.

Ne zor bu sabır denilen davranış ne zor bu hal. Ömrüm hep bir bekleyişle geçti bir bekle sabret dur bekle sabret tavrıyla sürdü. Şimdilerde de öyle. Çok kolay görünüyor değil mi hiçbir şey yapmadan beklemek ,bir şeylerin olması için zamanın hızlıca akmasını düşlemek. Değil işte değil geçmiyor zaman, her şeye akan o zaman beklediğiniz şey için bir türlü akmıyor, bir türlü o an o olay oluşmuyor ama bitmiyor da sadece beklemen sabır etmen gerekiyor. Beklemediğini hayatı akışına bıraktığını söylüyorsun ama değil işte özlemle hasretle kıvrana kıvrana bekliyorsun. İstiyorsun dua ediyorsun içten içe haykırıyorsun.

Bekle bakalım, sabret.
Yeri,göğü,taşı,toprağı,havayı,insanı,duyguyu,sevgiyi,nefreti yaradan Rabbimin vardır bildiği.


Peygamber efendimiz ne demiş,
“Allah sabredenlerle beraberdir.”

15 Ağustos 2019 Perşembe

Biraz oradan,biraz buradan...


Yazamıyorum,cümle bile kuramıyorum.
Zaten sabahları yanında bir şey yemeyeceksem sadece çay içmeyi de sevmiyorum ama çaycı getirince kırılmasın diye getirme de diyemiyorum sevmesemde bu cümleleri yazarken soğumaya yüz tutmuş büyük bir bardak çay içiyorum.
Tatil bitti,iş başı yaptık.İstanbul boş,yollar bomboş Mecidiyeköy sabah trafiği sıfır.Bayram için şehir dışına çıkanlar dönmese keşke diyorum sonra annemin memlekette olduğunu hatırlıyorum söylediğimden utanıyorum.Sevdiklerimiz dönsün ama herkes dönmesin sonuçta herkesi sevmiyorum :P
Zor bir gece geçirdim korku,kabuslar,uykusuzluk gece nasıl bitti bilmiyorum.
bunların tek sebebinin kafama taktıklarım olduğunu da biliyorum aslında.Tek neden yaptıklarım ve yapamadıklarım.
Neyse şuraya bir tatil fotoğrafı bırakayım da sanki depresif depresif ortada dolaşmıyormuşum gibi olsun.

8 Temmuz 2019 Pazartesi

Devran


Devran;
Sevgili Selahattin Demirtaş’ın ikinci öykü kitabı. Demirtaş’ı  beyefendiliği, duruşu, bilgisi, mücadelesi nedeniyle zaten çok severdim.İlk kitabı Seher’de kitaplığımda ama daha okumak kısmet olmadı.

             Geleyim Devran’a,ilk öykü Gün Olur Devran Döner’i okuduğumda üzüldüm, etkilendim ama ne olur devamı böyle olmasın dedim içimden. Acıdan o kadar bıktık ki hepimiz hep dram hep dram nereye kadar.
Ki sağ olsun Demirtaş kitabın devamındaki hikayeleri o kadar güzel kurgulamış ve yazmış ki çok keyifle okudum.
Her hikâye ayrı bir etki bıraktı bende kimisinde üzüldüm kimisinde gülümsedim en güzeli hem toplumsal konulara değinmiş olması hemde her çevreden insandan bahsetmesi.
Kürtçe isimleri çok severim Baran,Berfin,Dilan değil de daha özgün daha az bilinen.En sevdiğim Rodin'dir mesela anlamlıdır benim için belki bir gün onun hikayesini de anlatırım kim bilir. Baran'ın Beşiği'ni okurken kadın karakterin adı ŞEVİN' di ben şev (gece)'den türediğini düşünmüştüm.Gecenin güzel zamanıdır herhalde dedim ama iki anlamı varmış meğer bir gece ile ilgili diğer ise çobanların havalar ısındığında koyunlarını dışarda uyutması olayına verilen isimmiş.Her durumda sevdim güzel isim.Aklımda bulunsun :)

Kitap gerçekten akıcı ve güzeldi.İsterim ki okurken ön yargılarınızı yıkın,düşünün anlamaya çalışın belki o zaman bizden olmayana karşı empati kurmaya başlayabiliriz.

Selahattin Demirtaş'ın en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşması temennisiyle...


2 Temmuz 2019 Salı

Sevmek Öğretilebilecek Bir Duygu Mu?


      Elbette ki bloğumda kitaplardan bahsedecektim aksini düşünmüş olamazsınız bence.

Bahsedeceğim bahsedeceğim  de ilk yazımın bir kişisel gelişim kitabına ait olabileceğini düşünmemiştim. Aslında bu kitabı seçmemin nedeni hem çok yeni okumuş olmam hem de bende bıraktığı etkisi.

Ne demişler bu hayatta “Büyük lokma ye büyük konuşma” işte böyle böyle bu hallere düşüyoruz. Yazar Guy Fınley’in bir önceki kitabını (Vazgeçebilmek) görmüş de bir ton laf etmiştim kim okuyor bunları diye. Hatta Sevebilmek kitabını D&R da görmüş kusan emoji  ile instagrama storisini atmıştım. 
Ahhhh ahh insan kendini ne hallere düşürüyor dostlar.
İşte hasta olunca şifayı her yerde arıyorsun Guy – Muy aldık kitabı okuduk. 

Gelelim içeriğine. Aslında kitapta bilmediğimiz hiçbir şey yok. Sadece görmezden geldiğimiz gerçekler bir kez daha gözümüze sokuluyor.

 Kitap diyor ki;
·   Seviyor musun kardeşim o zaman sevgine sahip çıkacaksın.
·  Ortada bir kavga mı var, kavga tek taraflı olmaz demek ki sen de yanlış birşeyler yapıyorsun.
·  İkili ilişkilerinde bir problem mi yaşıyorsun olayları bir de 3.bir kişi olarak gözlemle.
·  Söylediğin bir cümlenin kavga çıkartacağını biliyor ama tutamıyor musun kendini. O anlarda söylediklerinin etkisini görmek için o cümlelerin sana söylendiğini düşün ve karşınızdaki kişide yarattığın etkiyi anlamaya çalış.
·  İnsan sevdiğinin canı yansın istemez, sevdiğinin canını yakmak için çabalama.
· Yıllar öncesinde yaşadığın güven problemlerini şimdiki ilişkilerine yansıtma. Geçmişin üstünü tamamen ört. Yaşadığın sıkıntıların sorumlusu şimdiki partnerin değil unutma.
· Kavgalarınızı 2 türlü gözünün önüne getir. Söylediğin bir cümlenin ilişkini uçuruma sürükleyeceğini aksi bir cümlenin de sevgine değer katacağını unutma.
· Karşındakini değil kendini değiştirmeye çalış, kendi yanlışlarını gör.

vs.

Aklıma geldikçe maddelere eklemeler yapacağım.

Kitabı okurken her söylediğine hak verdim valla dedim doğru o da bu da doğru helal haklısın.
Ama diğer yarım ben yapamam bu dediklerini boşa konuşma dedim.Ya içim şişmiş bağırıp çağırmazsam çatlayacağım ama yok dur 3.göz olup bakayım nasıl görünüyorum deyip duracağım olacak iş değil.
Dedim dedim de yaptım da durdum baktım hem kendime hem karşımdakine kendimi karşımdakinin yerine koydum oluşan o durumun ikimize de verdiği zararı tarttım ve aynen kitapta dediği gibi davrandım.
Sonuç ne mi oldu?
Kavga etmedik, birbirimizi kırmadık.


Kitapta anlatılanlar hayatımızın geneline yayabilirsek faydalı olabilecek öneriler, ailemizle, arkadaşlarımızla, eşimizle, sevgilimizle daha doğru iletişim kurabiliriz. İlk başlarda ya yine mi ben düzeltmek için uğraşıyorum diye düşünebiliriz (ben düşünüyorum J ) ama işte önce kendimizi değiştirmezsek karşımızdakinin değişmesini bekleyemeyiz değil mi?



27 Haziran 2019 Perşembe

Hoş Geldim...


Herkese Merhaba;
Kanalıma “bloğuma hoşgeldiniz” J güzellemesiyle başlayayım.
Uzun zamandır kendimle dertleşemediğimi fark ettiğim bir anda canım Burçin’in bloğunda gezinirken neden yazmadığımı sordum kendime,"neyi bekliyorsun yaz işte zaten yazmayı anlatmayı seviyorsun" dedim ve blog yazmaya karar verdim.Eskiden çooook eskiden gençken de yazardım ama sonra hepsini sildim.
Özgür olduğum bir alan istiyorum.Önceleri instagramda,bir ara twiterda buna sahip olduğumu zannediyordum ki akraba istilası,yargılayan arkadaşlar,gereksiz yorumlar yaparak duygularınızı sabote eden insanlardan sonra gittikçe oralardan uzaklaşmaya başladım.Buralarda ne kadar kalırım bilmiyorum ama uzun soluklu olmasını diliyorum.
Gelelim bloğumun ismine;
Bir sabah işe giderken dinlediğim Aşkın Nur Yengi ve Mehmet Erdem düetinde tamda bloğu düşünürken Mehmet Erdem ;

Ben kendimi kurban verdim
Sen oldum, sen de kayboldun
Yalnız uçmayı öğrendim
Kanatlarım varmış meğer benim

diyiverdi de aydınlandım sanki.Yalnız uçmayı öğrendiğim bu zamanlarda kanatlarımın olduğunu fark ettim tam da seni anlatmıyor mu diye otobüsde bir sevinç çığlığı atmadığım kaldı J
İşte tam da kanatlandığım bu zamanlardan yazıyorum kendime,sizlere.
Haydi hep beraber uçalım…