31 Temmuz 2021 Cumartesi

Balıkçı ve Oğlu - ZÜLFÜ LİVANELİ


Balıkçı ve Oğlu tatilde okuduğum 4. ve son kitap.Ben bir Livaneli hayranıyım kitaplarına,müziğine,sanatına hayranlığım sonsuz.Lakin evet orada bir lakin var.Kitaplarından, söyleşilerinden eski tadı maalesef almıyorum.Balıkçı ve Oğlu beni Huzursuzluk kitabını okuduğumda hissettiğim  duygularla doldurdu.Sanki zorlama birşeyler var orada,havada kalıyor anlatılmak istenen,güncel olaylar bir hikaye örgüsüyle nasıl anlatılıyorsa o şekilde kitaplaştırılıyor.Ama Zülfü Livaneli bu değil bence bu kadar basit değil yazdıkları,olmamalı.Haddim olmayarak bu akdar büyük bir sanatçıyı eleştirdiğim için özür dilerim ama bir okuyuucu olarak birşeylerin eksik olduğunu belirtmeden edemeyeceğim.

Kitaba gelince güzel miydi EVET,okunur mu EVET hemde bir çırpıda.Konu olarak bir Ege kasabasında balıkçılık yapan Mustafa'nın dennizde bulduğu cesetler ve ölmek üzere olan bebeğin kurtuluşunu eşi Mesude ile ona bağlanışlarını ve bu durumla beraber yaşananları anlatıyor.Sanırım bir kadın olarak Mesude'nin yaşadıkları o kadar acıttıki canımı anlatamam size,rabbim evlatla sınamasın kimseyi.

Toparlamam gerekirse Balıkkçı ve Oğlu okunası olan fakat vasat bir kitap.
Livaneli yazsın biz okuruz.( ama eskisi gibi yazsın lütfen. 🙈🙉🙊 )


Emanet Çocuk - CLAİRE KEEGEN


Bayram tatili nedeniyle İstanbul'dan uzaklaşıp huzur bulduğum bir nehirin kıyısında başladım bu kitaba.2021 yılında yayınlanan 80 sayfalık minik bir eser.Doğrusu abartılar doğrultusunda beklentimi yüksek tuttuğum için biraz kendime kızdım çünkü kitap beklentimi karşılamadı.Fakir bir ailenin küçük kızları annesinin hamileliği nedeniyle kendi çocuklarını bir kazada kaybeden akrabalarına gönderilir.Orada aile olmak,anne - baba olmak evlat olmak ne demek onu görür daha sonra evine döndüğü anda yaşadıkları anlatılır.

Çocuk hikayeleri o kadar can yakıcı ki , uzak kalmak istiyor insan.
Keşke hiçbir çocuk üzülmese...

Kirpinin Zarafeti - MURİEL BARBERY

    "Paris’in merkezinde, gösterişli bir apartmanda, müzik, resim ve felsefe meraklısı, Rus edebiyatı ve Japon sineması tutkunu elli dört yaşında bir kapıcı kadın. Son derece zeki ve üstün yetenekli ama içe dönük ve yaş gününde intihar etmeyi planlayan on iki yaşında bir kız çocuğu. Utangaç bu iki özel insanı birleştir en bağ binaya yeni taşınan kibar Japon beyefendisi olacaktır. Sessiz insanların zengin iç dünyalarında gelişen, göze çarpmayan güzellikleri yücelten, sınıflar ve nesiller ötesi bir dostluğu konu edinen Kirpinin Zarafeti, pek çok ülkede yayımlanmış, milyonlarca okura ulaşmış, zarif ve etkileyici bir roman."

    Tanıtım bülteninde yazan cümlelerde tam da anlatıldığı gibi kitabın içeriği.Ama bu bülten kitabı anlatmaya yetmez.Okumaya başladığınız anda sizi tuhaf bir şekilde kendine bağlayan bir kurgusu var.Evet kitapta 3 baş karakter var ama ben bayan Reene'ye hayranlık besledim.Var olan entelektüel kimliğini bilinçli bir şekilde gizliyor ve hayatını bu şekilde,bir kapıcı olarak geçiriyor.Kitabı okurken ne olacak ne zaman olacak diye diye sayfaları çevirdim.Doğrusu kendini insanlardan gizleme nedeni bana sönük gelsede bayan Michel olağan üstü bir karakterdi bence.
Okunacak güzel bir eser.
Haddim olmayarak tavsiyemdir.

Fotoğrafın da bir hikayesi var tabii ki,Kahvaltı için 1,5sene sonra çıktığımız bir pazar sabahında ayaklarımız Anadolu Kavağı'na Yuşa Tepesine götürür ve dönüş yolunda 20 defa denedikten sonra harika bir istanbul gününden mavi dolu yeşil dolu bir fotoğraf çıktı karşıma :)

İstanbul sen ne güzel şehirsin 💙 


 

5 Temmuz 2021 Pazartesi

Toprakta Büyür Mü İnsan ? - KEREM BAKICI

 
Toprakta Büyür mü İnsan Kerem Bakıcı’nın ilk kitabı, yapıkredi yayınlarından çıkmış toplam 78 sayfa incecik tadımlık bir kitap. Kitap üç ayrı bölümden oluşuyor her biri ayrı öyküler,ikinci bölümde bağlantılı öyküler var.En çok Oy Havar’dan ve Alıç Ağacının Bedduası’ndan etkilendim. Doğruyu söylemek gerekirse ben kitaptan çok Kerem Bakıcı’nın anlatım şeklini sevdim onda kürt yazarların kendine has anlatımı var.

Kendisinden bir dengbej hikayesi okumayı, güneydoğunun sokaklarından,evlerinden geçen romanlar okumayı isterim.


 

3 Temmuz 2021 Cumartesi

Volvo Kamyonlar - ERLEND LOE

 

     Kadının Fendi ve Doppler’den sonra okuduğum 3. Erlend Loe kitabı. Doppler’in devamı niteliğindeki Volvo Kamyonlar çıktığını görünce büyük bir heyecanla almıştım. Tam bir Doppler hayranıyım. Ama gelin görün ki kitap tam bir hayal kırıklığı oldu benim için, okurken o kadar sıkıldım ki bitsin diye çırpındım, ısrarla sonuna kadar okudum çünkü Doppler’in tadını bir yerde alacağımı düşünüyordum. Ama haksızlık etmek de istemem Kitaba ilk başladığım sayfalarda Maj Britt karakterine karşı o kadar çok merak besledim ki harika bir kitap olacak bu dedim ama maalesef olmadı.

Kitapta sürekli “ben bu kitabın yazarı olarak” diye başlayan cümleler , * yazdıklarına bir sonraki sayfada yaptığı açıklamalar “ayyyyy ayy  yeter” diye bağırttı beni. Kitabın sonunda, Doppler’in hikâyesinin devam edeceğini belirtmiş yazar ama büyük ihtimalle okumayacağım. Birbirinin devamı niteliğindeki bazı kitaplar kesinlikle okunmamalı, en tatlı yerinde bırakılmalı. Keşke Doppler’i olduğu yerde ormanda bıraksaydım :/