22 Haziran 2021 Salı
Sonuç Alıcı Müzakere
Giden Bir Kedinin Ardından - FERİT EDGÜ
Tavsiye üzerine okuduğum ilk Ferit Edgü kitabı Giden Bir Kedinin Ardından. Doğruyu söylemek gerekirse beni çok yere aldı da götürdü. Özellikle de kitaba ismini veren öyküde iş yerindeki kapımızın önüne doğum yapmak üzere sığınan kedinin varlığının denk gelmesi beni baya ağlatmış olabilir. Doğum yapmak için neden bizi seçmişti diye. Neyse işte tevafuk bu ya okumak da kediye yuva yapmak da nasip oldu.
Okuyun, okutun efendim.
“Bir deprem yaşamıştım. Duvarlarım yıkılmış, tavanım çökmüştü. Kapımın önündeki ihtiyar, Olur bunlar, diyordu, yaşamla tanışmak budur, daha nicelerini göreceksin. Hadi, şimdi çardağın altına geç, eline bir kitap al, oku. Bak göreceksin korkuların geçecek.”
Taşrada Bir Ay - JOSEPH LLOYD CARR
Taşrada Bir Ay, İngiltere’ nin Kuzey Yorkshire bölgesinin Oxgodby kasabasında geçen kısacık bir roman. Yazar Joseph Lloyd Carr ki ilk defa kendisini okuyorum çevirisi de Umay Öze tarafından yapılmış bir kitap.
Doğrusu beklentimin çok altında kaldı kurgusu ama yeni bir tat okumaktan zarar gelmez.Spoiler vermemek adına detay paylaşmıyorum.
Tanıtım bülteninden,
Tom Birkin, I. Dünya Savaşı’nın en kanlı çarpışmalarına sahne olan Passchendaele’den muharip gazi olarak ülkesine dönmüş, hayatı kaldığı yerden tekrar yakalamaya çalışmaktadır. Bir kilise duvarındaki, Orta Çağ’dan kalma freskin gün yüzüne çıkarılması işi için Kuzey Yorkshire’daki Oxgodby kasabasına gelir. İlk başta, bir Londralı olarak taşraya âdeta bir Marslı kadar yabancıdır; fakat taşranın sabit yaşamı ve çalışma ritmi, beraberinde imkânsız bir aşkın da kapısını aralayarak Birkin’i kısa sürede içine alır, ona savaşın yaralarını sarmasında yardımcı olur ve kendisini evinde hissettirir.
Taşrada Bir Ay, yazarın deyimiyle “sonsuza dek yitirilmiş bir dönemi” ve o dönemden yadigâr kalan sevinçleri, üzüntüleri, korkuları, kızgınlıkları, hayal kırıklıklarını, umutları, hayalleri ve tabii ki emekleri unutturmamak için yollanmış, zamanın zalim eline direnen bir kartpostal gibidir âdeta.
J. L. Carr, taşranın dinginliğini ve pastoral yaşantısını, imkânsız aşkın olanca hüznü ve lirizmiyle bezediği atmosferde, bir ülkenin kayıp güzelliğinin izini sürerken, unutturmamaya çalıştığı bütün o duyguların aslında hepimiz için ne kadar benzer, hatta ortak olduğunu da bizlere fısıldar.
(Fotoğraf Galata Kulesi'nin hemen altındaki çay bahçesinden,yazın erken saatte gidip mesai başlayana kadar çay içmeye ,etrafı izlemeye bayılıyorum.)
2 Haziran 2021 Çarşamba
Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine - JOHN STUART MILL
Bu sene okuduğum bence en etkileyici kitaptı.Başlı başına tamamen farkındalık yaratan insanı düşünmeye ve de karşıt görüştekileri dinlemeye yönlendiren olağanüstü bir eser.Tamamı 64 sayfadan oluşuyor ama öğretileri oldukça fazla.Yakın zamanda tekrar okuyacağım.İşte kitaptan bazı satırlar;
“İçinde bulunduğumuz çağ "inançtan yoksun ama
kuşkuculuktan ödü kopan" bir çağ olarak tanımlanmıştır ve insanlar
görüşlerinin doğruluğundan değil, onlar olmaksızın ne yapacaklarını
bilemediklerinden emindir.”
"Her cağ, daha sonraki cağlarda yanlızca yanlış değil
ayını zamanda saçma olarak değerlendirilen pek çok görüşe sahip olmuştur; şimdi
yaygın olan pek çok görüş de gelecekteki çağlar tarafından reddedilecektir,
tıpkı bir zamanlar yaygın olanların bugün reddedildiği gibi."